Yaklaşık 50 yıllık bir geçmişi bulunan Asortie Mobilya, bugün 38 farklı ülkeye ihracat yaparak dünya markası olma yolunda hızla ilerliyor. Devlet adamlarından dünya starlarına kadar pek çok kişinin evini, ofisini tasarlayan Asortie, kişiye özel tasarım konusunda oldukça iddialı. Asortie, 2016 yılında dünyadaki mağaza sayısını 6’ya yükseltmek ve yüzde 65-70 arası büyüme rakamına ulaşmak istiyor.
Mobilya sektöründe uzun yıllar faaliyet gösterdikten sonra yepyeni bir vizyon yaratmayı hedeflemiş ve kısa süre içerisinde bir dünya markasına dönüşmüş bir isim Asortie… Tasarım ve üretim alanındaki kalite anlayışıyla geleceğin antikalarını üretmek amacıyla yola çıkan marka, bugün istikrarlı büyümesine devam ediyor ve 38 ülkeye ihracat yapıyor. Şuan İstanbul merkez mağazası yanında Dubai, Ukrayna, Sırbistan ve Azerbaycan’da mağazaları bulunuyor. Ayrıca 2016 yılında Kazakistan ve Katar’da mağaza açarak dünyada daha etkin rol oynamaya hazırlanıyor. Asortie Yönetim Kurulu Başkanı Murat Erat, markanın kuruluşunu, yeni dönem hedeflerini ve sektöre kattıkları yenilikleri anlatıyor.
Asortie Mobilya 1965 yılında kurulmuş bir marka… Markalaşma süreciniz nasıl başladı, anlatabilir misiniz?
Asortie mobilyanın sektörde yaklaşık 50 yıllık bir geçmişi bulunuyor. Asortie isminin belirlenmesi ve marka çalışmaları 2009 yılında başladı. Daha önceleri farklı isimler altında iç piyasaya hitap ediyorduk. Markalaşa süreciyle birlikte üretim tarzımızı ve kalitemizi de değiştirdik. Yüksek sınıfa hitap edecek ve pek çok ülkeden ilgi görecek tasarımlara imza attık. Bugün 38 ülkeye ihracat yapan ve Sırbistan, Dubai, Ukrayna, Azerbaycan gibi ülkelerde mağazaları olan bir marka haline geldik.
Marka ismini nasıl belirlediniz?
Markalaşma çalışmalarıyla ilgilenirken isim arayışına girdik. Amacımız tek kelimeyle lüksü ve ihtişamı çağrıştırmasıydı. Asortie, Türkiye’de asortik ve süslü gibi anlamları akla getiriyordu. Amacımıza uygun bir isim olduğuna karar verdik ve çalışmalarımızı gerçekleştirdik. Marka değerimizi dönem dönem yaptığımız anket çalışmaları ile ölçümlendiriyoruz. Bizim yaptırdığımız araştırmaya göre Türkiye’de “klasik mobilya” denildiği zaman 3’üncü sırada yer alıyoruz. 1’inci sırada yer alan firma 56 yıldır, 2’nci firma 44 yıldır faaliyet gösteriyor. Biz ise 5 yıllık bir markayız. Malzeme ve işçilik konusundaysa birinci sırada yer aldığımızı iddia ediyoruz.
2016 yılı sonunda yurt dışında mağaza açmaya hazırlanıyorsunuz. Mağazalaşma konusunda izleyeceğiniz rota ve yatırım miktarı nedir?
Geçen yıl Dubai ve Azerbaycan mağazamızı açtık, Öncesinde de Sırbistan ve Ukrayna vardı zaten. Şimdi de Kazakistan’da mağaza açmaya hazırlanıyoruz. Gerekli görüşmeleri tamamladık, lokasyon araştırmalarımızı gerçekleştirdik geriye icraata dönüştürmek kaldı. 2016 hedefimizi gerçekleştirdiğimiz zaman yurt dışındaki mağaza sayımızı 6’ya çıkartmış olacağız. Bunları bayi olarak değil de %100 kendi sermayemiz ile açmayı düşünüyoruz.
Türkiye’de mağazalaşma konusunda çalışmalarınız olacak mı?
Türkiye’deki tek mağazamız İstanbul Masko Mobilyacılar Çarşısı’nda bulunuyor. 2016 sonunda veya 2017 başlarında Bağdat Caddesi’nde bir mağaza daha açmayı planlıyoruz. Hedefimiz Bağdat Caddesi’nde alışılagelmiş mobilya mağazasından farklı bir konsept hazırlamak. Bu sebeple acele etmiyoruz ve detaylı bir araştırma yapıyoruz. Projeyi tamamladığımızda Türkiye’nin ve Avrupa’nın en lüks mağazasını oluşturmuş olacağız. Burada sergilenen ürünler farklı olacak. Tamamen kişiye özel butik üretim yapacağız. Bağdat caddesi mağazamız ile kişiye özel tasarım konusunda da zirveye ulaşmış olacağız.
Yurt dışında sahip olduğunuz bu başarının sırrı nedir?
Çalıştığımız ve çalışmak istediğimiz tüm ülkeleri ziyarete gidiyoruz. Coğrafi yaşam koşulları, kişilerin beğenileri, beklentileri ve bölgenin iklim şartları bizim çıkış noktamız oluyor. Her şeyi yerinde gördüğümüz için belli bir birikim oluşturuyoruz ve aklımıza farklı fikirler gelmeye başlıyor. İnandığımız projelere yatırım yaptığımız için 2009 yılından beri olumsuz sonuçlarla karşılaşmadık. Örnek vermek gerekirse Afrika’yı ziyaret ettik ve detaylı araştırmalar yaptık. Bu ülke için bir tasarım hazırladığımız zaman yüzde 100 terletmeyen pamuklu kumaşlardan seçiyoruz. Sıcak bir bölge olduğu ürünü rahatlıkla kullanabilmelerini sağlıyoruz. Ayrıca o bölgede yaşayan kişiler büyük desenlerden hoşlanmıyorlar fakat kahverenginin kullanılmasını tercih ediyorlar. Bunlar ancak gezerek ve yerinde tespit ederek anlayabilirsiniz.
Mobilya tasarımı ve üretimi konusunda farklılığınız nedir?
Bizim en önemli özelliğimiz mekânın ölçüsüne göre kişiye özel mobilyalar üretmek… Mekanı optimum düzeyde kullanıyoruz ve amacına uygun şekilde tasarlıyoruz. Kişiye özel üretim yaptığımız için de tüketicinin beklentilerini ön planda tutuyoruz. Üretim aşamasına geçildiğinde ise her detayı el işçiliği ile yapıyoruz. Öncelikle ağacı işliyoruz, cilasını yapıyoruz ve istenilen şekle getiriyoruz. Daha sonra tüketicinin istediği kumaşı özel olarak dokutuyoruz. Son aşamaya geldiğimizde ise işlemesini tamamlarız. İşleme sırasında 18 mikron altın ya da gümüş varak kullanmayı tercih ediyoruz. Bizden ürün almak isteyen herkese özel ilgi gösteriyoruz. Aldığı mobilyayı en az 30 yıl kullanacağını düşünürsek her detayın hesaplanması gerekiyor. Örneğin; sol elini kullanan bir kadın tüketicimize mutfak yapacaksak, dolapları sola doğru açılan bir sistemle hazırlıyoruz. Boyu uzun olan bir müşterimize standart ölçülerde bir yatak yapmıyoruz. Çocuk odasını tasarlarken mobilyaların köşelerini oval şeklinde tasarlamaya özen gösteriyoruz. Çünkü dik köşeli mobilyalar çocukların güvenliğini tehlikeye sokabilir. İmalat aşamasında benzer detayların hepsini düşünüyoruz bu da markamızın kalitesini artırıyor.
Tasarım departmanınız kaç kişiden oluşuyor? Tasarımda farklılık yaratmak için yaptığınız çalışmaları anlatabilir misiniz?
Klasik mobilya sektöründe faaliyet gösteren firmalar arasında tasarım departmanı bulunan tek markanın biz olduğunu söyleyebilirim. Tasarım ekibimizde Türk, İranlı, Ürdünlü, Ukraynalı ve Rus olmak üzere 7 kişiden destek alıyoruz. Özellikle farklı coğrafyalarda yaşamış kişileri tercih ediyoruz ve bir araya getiriyoruz. Tasarım konusunda sektöre yeni vizyon katabilmek için ekibin sürekli gezmesini ve araştırma yapmasını sağlıyoruz.
Yeni evlenen çiftler daha çok spor ve modern tasarımları tercih ediyor. Bu noktada düşünceleriniz nedir?
Klasik mobilya ile ilgili 2 önemli yanılgı var. Öncelikle insanlar bizim markamızı incelediğinde “Arap Mobilyası” diye nitelendiriyorlar. Hâlbuki biz 38 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz ve bu sadece 5 tanesi Arap ülkesi. Kanada, Almanya, İsviçre, Belçika, İsveç gibi ülkelerde yaşayan kişiler de klasik mobilyayı tercih ediyor. Bu alandaki en başarılı çalışmaları ise İtalya gerçekleştiriyor. Bir diğer yanılgı ise gençlerin klasik mobilya tercih etmediğiyle ilgilidir. Bizim müşteri portföyümüzün yüzde 35’ini gençler, yüzde 17’sini de düğün mobilyası satın alan yeni aileler oluşturuyor. Gençler, klasik mobilya anlayışını farklı şekilde yorumluyor. Salon ve yatak odasında klasik çizgiler tercih ederken, oturma odası, mutfak gibi bölümlerde daha modern mobilyalar istiyor.
Dünyanın farklı ülkelerindeki kişilere hizmet verirken Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlıyor musunuz?
Yeni bir ülkeyi portföyümüze katacağımız zaman yoğun bir araştırma sürecine giriyoruz. O ülkenin yaşam koşullarını araştırırken ayrıca kimlerin bizi tercih edebileceğine bakıyoruz. Ziyaret öncesinde Türkiye’yi anlatan küçük hediyeler göndererek bizi ve markamızı hatırlamalarına yardımcı oluyoruz. Bu sayede kişilerle telefonla iletişime geçtiğimiz zaman bizi tanıyorlar ve unutmuyorlar. Mobilya almayı düşünen aileleri Türkiye’ye davet ediyoruz. Onları havalimanından karşıladıktan sonra otellerine yerleştiriyoruz. Türkiye’ye daha önce hiç gelmeyen, bölgeyi tanımayan kişiler için İstanbul’da gezi programı düzenliyoruz. Mağazamızı ve üretim yerimizi gezdiriyoruz. Aramızda oluşan güven bağı sonra kalıcı dostluklara dönüşüyor. Amacımız ilk başta ürün satmak olmadığı için güven bağı hızlı bire şekilde ulaşabiliyor.